Tatları aynı olan ürünleri bile inanılma faklı kılan bir illüzyon. Aslında elmayla soğanın tadının aynı olduğunu fakat bizim farkı hissetmemize neden olan durumun korkuları olduğunu biliyor muydunuz. Koku duyusu tad duyusunda 10.000 kat daha etkilidir.
Kokunun bilinen tarihi 20.000 yıl öncesine kadar dayanır. Fransa’da Lascaux mağarasında şifalı olduğu düşünülen bitkilere ait resimler görülmüştür ve bu bitkilerin kendilerinin veya dumanının şifa için kullanıldığı düşünülmektedir. Zira, Parfüm kelimesi, Latince “perfumum” yani dumanın içinden kelimesinden gelir.
Yine insanlık tarihinde arınmadan, mumyalamaya, şifaya, aşka ve savaşa kadar uzanan kullanımları görülmüştür. Koku beynimiz tarafından algılandıktan sonra hafıza, yaratıcılık, duygulanım ve fizyolojik olarak hormonları tetikleyerek bütün metabolizmamızı değiştirecek kadar güçlü bir uyarıcıdır. Vücudun en tamamlayıcı en güçlü duygularından bir tanesi denebilir. 24 saat aktif olan tek duyumuzdur. İnsan 10.000’in üzerinde koku molekülünü ayırabilir. Bu rakam büyük gözükse de diğer birçok canlıya göre oldukça mütevazidir.
Doğanın büyüsü
Koku burunda reseptörler aracılığıyla alındıktan sonra Limbik sisteme oradan da hipofiz ve hipotalamus‘a kadar uzanan çeşitli bağlantılarla bir çok metabolik ve kimyasal etki oluşturur. Yani direkt duygularımız ve vücudumuzun ince ayarları ile ilgilidir. Aldığımız tatların %80’i aslında koku alma duyusu tarafından şekillenir. Yapılan çalışmalar kokunun emosyonel faktörlerin haricinde tüketim üretim alışkanlıklarını da ciddi etkilediğini yani davranışlarımız üzerinde bile etkili olduğunu göstermektedir.
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de Alzheimer şizofreni, obsesif - kompulsif hastalıklar, depresyon tedavisinde de etkili ve kullanılan yöntemler arasındadır. Sadece beyin fonksiyonlarının etkilendi hastalıklar değil vücutta temel yapının bozulduğu bir çok hastalığa da sekonder desteklerinden dolayı faydalı olduğu gösterilmiştir. İlginçtir, kanser tedavisinde bile etkili olduğunu gösteren yayınlar vardır. Koku hafızasının müthiş büyüsü, koşullanma ile performans artırımından, cinsel dürtülerin kontrolüne kadar geniş alanlarda insan bedeni üzerinde etkiler göstermektedir. Basit bir şekilde ele alırsak çocukluğumuzda duyduğumuz anne kurabiyesi kokusunu çağrıştıran herhangi bir kokunun üzerimizde oluşturduğu mutluluğu umarım veya zannederim diyelim hepimiz yaşamışızdır. Koku duyusunun yeni doğan bir canlıda annenin memesine ve bedenine yaklaşabilmesi yoluyla hayatta kalabilme yetisini destekleyen ve doğuş itibari ile en gelişmiş duyu olduğunu unutmamalıyız. Genelde insanlar kokuyu ilk algıladıkları andaki duygu durumuyla ilerdeki durumlarını özdeşleştirseler de bazı kokuların beyin frekansları açısından uyuşum nedeniyle hafızadan bağımsız olarak etikleri de gösterilmiştir.